Holding hisselerimi neden sattım?


Türkiye ekonomisinde holdinglerimizin oldukça saygın bir yeri var. Koç Holding, Sabancı Holding gibi gruplar hem istihdama önemli destek sağlıyorlar, hem de ihracatımıza çok ciddi katkıları mevcut. Bir hesaplamaya göre Koç Holding, Türkiye ekonomisinin yaklaşık %10’luk kısmını oluşturuyor.

Hal böyleyken, bireysel yatırımcının da holding hisselerine ilgi göstermesi ilk bakışta oldukça makul görünüyor. Ancak bu güçlü kuruluşların büyük kısmı, hisse senedi yatırımcılarının yüzünü son yıllarda güldüremedi. Bu holdingler düzenli olarak temettü ödemekle birlikte, hisse fiyatlarına bakıldığında getiri olarak sınıfta kaldıklarını söylemek mümkün.

Hisse fiyatlarındaki zayıf performansa yönelik öne çıkan noktaları şöyle özetleyebilirim:

  1. Son dönemde yabancıların bu hisselerde yaptıkları yoğun satışlar

  2. Holding şirketlerinin altında, çok sayıda şirket olması ve bu karmaşık yapının bireysel yatırımcının kafasını karıştırması ve büyüme alanları bakımından tutarsız mesajların verilmesi

  3. Bireysel yatırımcının holding şirketinin hisseleri yerine, holding bünyesinde bulunan farklı bir şirkete yönelmesi (Örneğin, Koç Holding hissesi almak yerine Arçelik hissesi almak gibi)

  4. Holding şirketlerinin değerlemesinin net aktif değeri üzerinden yapılması ve bu yöntemin bireysel yatırımcı tarafından biraz zor ve anlaşılmaz bir yöntem olarak algılanması

Ben de bu argümanlardan hareketle ilk aşamada Sabancı Holding hisselerimi sattım. Önümüzdeki dönemde de Koç Holding ve Tekfen Holding hisselerimi satmayı değerlendiriyor olacağım.

Yukarıdaki yapıyla uyumlu şekilde, Koç Holding iştiraki olan Ford Otosan’daki hisselerimi ise uzun vadeli olarak tutmayı planlıyorum.

Previous
Previous

Önümüzdeki 6-9 ayda hisseler için olası trendler

Next
Next

Peter Lynch yaklaşımı ile 2020 3Ç değerlendirmesi